Keşke zamanın arasında kaybolacak kadar aciz ve kısa yaşamasaydık.Ölümün eli omzumuzda ona yüz çevirmemizi ister. Gözlerine baksak nolur ki lime lime etmeden bırakmaz mı ruhumuzu korkmalı mıyız ondan yoksa görmezden bilmezden mi gelmeliyiz . Kırıntılarla doyuracak karnımızı dakika dakika ,saat saat yetinmeden bir de ayları ve yılları isteyeceğiz ondan herhalde dünyanın birkaç dönüşünün lafı olmaz . Kaburgaları çatlatan hisler bunlar ,göğsün kuş olup uçmak isterken vaktinin daha gelmediğini söylersin yatışır . Yolları uzatan adımlarımın küçüklüğüdür bilirim ama acelem de yok. Bazen diyorum ne kadar doğru yaşadık . Dolu dizgin yaşadık zannederken bir kuş cıvıltısı bile bastırır ya neşemizi .Sahiplenemediğimiz gülüşlermiş . `Düşüncenin o soluk ışığında` Gözlerin kan çanağıdır uykusuzluk haindir bir koklatsa bir ömür yeter sanki ,gözler de haindir gece çökmüşse ve zifiri karanlıkta parıldamıyorsa hiçbir ateş böceği neye yarar ki o gözler . Gitmek istersin de bazen ; giderken ,gideceğin yerin güzelliği ,bıraktığın yerin çengeline takılır karmakarışık olursun . Kalemin kırık tarafıyla yazmıştım bu yazıları buraya dökmeden evvel . Burukluğu anlatırken iyi bir kalem ve güzel bir kağıt olsun istemedim önümde. Farklı yerlerde farklı şeyleri sevmenin bağlanma adına zaaf olduğunu düşünüyorum . Her şeyi istediğimiz an da yapma istediği ve bunun mümkünsüzlüğü bizi ileri planlar yaparak şimdiden koparıyor .çoğumuzun yaptığı hata . Kolay olan şeylerin planı bile planın kendisinin gerçekleşme süresinden daha uzun sürüyor . Ruhun lime lime olmadan biliyorsundur zaten yapman gerekeni . Yap gitsin .
09.12.2107
03:08
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder